Ülkemizdeki futbol dünyasından yakından ilgisi olmayan biri bile son yıllardaki güçlü takımların şampiyonlar ligindeki sıralama ve kupa değişikliklerindeki farklılıkları görebilmektedir. Bazı takımlar giderek daha çok maç kazanırken bazıları hiç yenilmedikleri takımlara bile yenilir hale gelmişlerdir.
Geçtiğimiz sezon rakip tanımayan takımda bu sezon değişen ne olmuştur?
Mücadele Ruhu…Yaşanılan olaylar o olayların anlam ve yorumları sporcuları isteksizleştirmiş başarılı olma arzusunu hafifleştirmiştir. Diğer yandan başka bir takımımızı da daha çok mücade ederken görüyoruz ve daha çok kazanma heyecanı içindeki takımın başarıyı da elindeki kupayla taşıdığını görüyoruz. Buradaki başarının sırrı istikrarlı şekilde mücadele ruhuyla kazanmaya devam etmektir.
Antrenörler iyi oyuncuların kazansalar da kaybetseler de kararlılıklarını sürdürebilen ya da mücadele yetenekleri olan oyuncular olduklarını söylerler. Ümidini yitirenlerin kazanması beklenmez. Ancak ümidini kaybedenlerin kaybedeceklerine kesin gözüyle bakılmaması gerektiğinin de pek çok örneği vardır.
Bu noktada kanser yenmek ve sporda galip gelmenin ne kadar da benzeştiği ortaya çıkmaktadır. Hastalığınızla savaşabileceğinize inanmaniz ve hastalığınızın sizi kontrol etmesine izin vermemeniz bir boks ringinde ya da vücudunuzda yaptığınız bir düşmanla, ya da karşı futbol takımındaki birçok rakiple mücadeleye benzemektedir. Kazanmak için bunu yapabileceğinize inanmak zorundasınızdır. Duyduğu kötü olumsuz gerçekçi olmayan düşüncelere, sözlere aldanmadan gerçekçi bir yaklaşıma sahip olarak mücadeleci ruhunuzu harekete sokmalısınız.
Birçok insan kanserden sadece kanserin ruhlarına ve bedenlerine nasıl zarar vereceği konusunda korkunç hikayeler duyduğu için korkar. Diğer yandan eğer hastalığı tedavi eden kişilerle konuşursanız olmadığı kadar çok insanın vaat edilen süreden daha uzun yaşadığını duyabilirsiniz.
Örneğin 1993 yılında Amerika’da yapılan bir çalışmada meme kanseri olan bir hastanın kanser destek grubunda yer alarak daha iyi bir yaşam kalitesine sahip olduğunu ve sadece geleneksel tıbbi tedavi alan hastaya nazaran iki kat uzun yaşadığı görüldü. Los Angeles’ taki California Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan başka bir araştırma malign melanom hastalarını kapsıyordu. Bu hastalara yapılandırılmış psikoeğitim destek grubunda yer alıyorlardı. Bu araştırma sonucunda da grupta yer alan hastaların diğerlerine oranla hastalıkları daha az tekrarlamış ve ölüm oranları daha düşük olarak bulunmuştur.
Ülkemizden bir örnek verecek olursak Çapa Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü’nde yaptığım çalışmamda kadın hastalıkları kanserleri tanısı almış olanların yapılandırılmış psikoeğitim destek grup uygulaması sonucunda hastaların hastalıklarıyla daha çok mücadele ettikleri, daha iyi hissettikleri, aileleriyle uyumlu olup daha mutlu bir yaşam sürdükleri görülmüştür.
Mücadeleci bir ruha sahip olmak hastalığın kesinlikle tedavi edilebileceği anlamına gelmemektedir ancak mücadeleci ruhunuzla hareket ederek daha mutlu, üretken ve güçlü bir yaşam sürmenizi sağlayabilirsiniz. Bu da yadsıyabileceğiniz kadar önemsiz duygular değildir. En kötü duygu da çaresizliktir ve eğer hala ne yapacağınızı bilmiyorsanız kendinize, dünyaya, hastalığınıza ve çevrenize karşı olumsuz gerçekçi olmayan duygu ve düşünceler içerisinde olursunuz. Halbuki diğer yandan mücadele ruhunuzu harekete geçirirseniz o size ne yapmanız gerektiğini nasıl daha iyi hissedebileceğinizi size gösterecektir.
KANSERLE NASIL MÜCADELE EDECEĞİNİZE BİR AN ÖNCE KARAR VERİN.
Uzman Psikolog&Psikoonkolog
Esra Savaş